hayatı boyunca hep bir şeyler yazmaya alışmış bir insanın kendisine "neden burdayım? neden blog yazıyorum?" diye sorması ziyadesiyle absürd olsa gerek.
bebeklerimden destinebayramoglu'nun "nası blog yazmalısın belli değil..!" sözleri üzerine tüm gün boyunca düşündüm, dün. profili oluşturana kadar "neden yazayım ki?"ydi sorum. ne yazacaktım? ne anlatacaktım? yeterince bağırmıyor muydu hayatım "ben burdayım!" diye? şuan burda olduğuma göre, bağırmıyormuş demek. (swh)
peki söyle bana db ilk blogumun konusu ne olsun?
"blogum hayatımı anlatıyor." diyen insanları düşündüm. bir de "neden blog tutuyorsun?" sorusuna cevap olarak "rahatlatıyor." diyenleri. öyleyse ben de hem hayatımı anlatan, hem de beni rahatlatacak bir şeyler yazmalıydım. yetmiş beş dakikalık allahın cezası derslerde, adına ara dedikleri on dakikalık ufak zaman dilimlerinde, tuvalette, çimlerde serilmişken, toplantıda bile bunu düşündüm. ne olacaktı, ne olacaktı? eve geldim, oturdum bir daha düşündüm, inanılır gibi değil. uzun zamandır bir şeyler yazmıyor olmam mı beni bu kadar zorluyordu, yoksa yazacak çok şeyim olması mı? belki de o kadar "çok şey" dediklerim kendimi yazmaya zorlayacak kadar değerli değildi gözümde!!! ya da değerlerini kaybetmişlerdi... bu kadar düşüncenin sonunu tahmin edersiniz. tam bir duygu patlaması, üstelik bir o kadar gereksiz... ama en azından bana bir şey göstermişti. evet hayatımı anlatmak istiyordum, ama kendimi anlatmadan önce bile düşünüyordum. düşünüyordum, hep... durmadan.
hep bir ayrıntı, hep bir neden, hep bir çözüm bulmaya çalışmak... uzun zamandır, zamanı bile zamana bırakmadığımı fark ettim böylece. hayatım düşünmek olmuş, eylem nerede? yerinde duramayan kıpır kıpır kız nerede? sürekli köşesine çekilen kişi olmuşum farkında değilim. peki neden? sadece bir şeylere cevap bulmak için. neden cevapsız bırakamamışım soruları? insanlara bir şeyler açıklamaya çalışmışım, cosinus ve sinusle ilk kez karşılaşan ortaokul öğrencisine anlatır gibi, en ince detayına kadar. anlamışlar mı beni? trigonometri kendini anlayabilmiş mi? hobaa.. bak yine soru soruyorum, üstelik gittikçe saçmalıyorum.
buraya kadar sıkılmadan gelebildiyseniz ne mutlu bana, zira ben bile yazarken oehh sena ne bunalttın kendini dedim. ama düşündüm çok, ne yazsam diye. işte ortaya da bu çıktı hacı, idare edeceksiniz.
...
öyle işte... bu da böyle bir anıydı, paylaşmak istedim :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder